“`html
Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – Dün saat 15:21’de Kandilli Rasathanesi, Erzurum merkezli 2.7 büyüklüğünde bir deprem kaydetti. Bu sarsıntının hemen ardından, 15:27’de 4.3 büyüklüğündeki başka bir deprem meydana geldi. 21 Şubat tarihinde şehir, mikro depremlerle sarsılmaya devam etti. Erzurum, aktif fay hatlarının etkisi altında bulunan ve geçmişte ciddi depremler yaşamış bir şehir olarak biliniyor. Zira 20. yüzyılda dört kez büyük depremlerle karşılaşmıştı. İlk büyük sarsıntı, 1924 yılında yaşandı ve o dönem Mustafa Kemal Atatürk de Erzurum’daydı. Bu süreçte, 37 yıl içerisinde üç büyük deprem yaşandı ve bu olaylar Türkiye’de başka hiçbir depremde görülemeyen görüntüleri beraberinde getirdi. Dönem gazeteleri bu olayları “ilk” olarak haber yapmıştı. Bu trajediler, beraberinde birçok değişimin kapısını açmıştı. Peki, 1966 ve 1983 yıllarında Erzurumlular hangi olaylarla karşılaştı? Günümüzdeki 4.3 büyüklüğündeki depremin anlamı nedir? Erzurum’daki durumları ve muhtemel tehlikeleri, Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Afet Yönetimi Uzmanı Doç. Dr. Bülent Özmen, detaylarıyla Milliyet.com.tr’ye aktardı.

37 YILDA 3 DEPREM: 5 BİNDEN FAZLA KAYIP
Erzurum’un aletsel dönemde yaşadığı ilk büyük deprem, 1924 tarihli Pasinler depremiydi. Bu yıl içerisinde Erzurum, peş peşe üç ayrı depremin merkez üssü oldu. İlk sarsıntı 13 Mayıs 1924, ikincisi 6 Eylül, en yıkıcı olanı ise 13 Eylül 1924’te gerçekleşti. 13 Eylül’deki deprem, 6.8 büyüklüğünde olup ciddi can kayıplarına neden olmuştu. Önceki depremin etkileri yeni sarılmaya başlarken, birbiri ardına gelen depremler Erzurum’un durumunu oldukça kritik hale getirmişti. Bu esnada, Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa Trabzon’da bulunuyordu ve deprem haberini alır almaz gezi programını iptal etti. Ulu Önder, hemen Erzurum’a geçerek devlet kurumlarının yardım çalışmalarını yerinde takip etti. Atatürk, afetzede halkla yakından ilgilenerek sorunun çözülmesine yönelik etkili adımlar atmıştır. Ayrıca o dönemde Hilal-i Ahmer Cemiyeti, günümüzdeki Kızılay ile birlikte ellerinden gelen yardımı sundu. 1900’lerden önce de Erzurum birçok depremle yıkıma uğramıştı; 1268, 1458, 1482, 1584, 1852, 1859, 1868, 1875 yıllarında meydana gelen sarsıntılar da şehri etkilemiştir. Doç. Dr. Özmen, Erzurum’un geçmiş deprem hikayesini şu şekilde aktardı:
“Bugünkü 4.4 büyüklüğündeki deprem, geçmişte 1946’daki 5.7’lik Varto-Hınıs, 1966’daki 6.9’luk Varto ve 1983’teki 6.8 büyüklüğündeki Erzurum-Kars depremlerinin ardından önemli etkiler doğurmuştur. Bu büyüklükteki sarsıntılar, Türkiye’nin birçok yerinde meydana gelebilir; bu açıdan değerlendirildiğinde belirgin bir endişeye kapılmamız gerekmez. Ancak bu depremler, bölgede kırılmayı bekleyen fayların varlığını gözler önüne seriyor. Ayrıca, Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun Yedisu segmentinin etkisi altında olduğu biliniyor. 1784 yılından beri kırılmayan bu segment, 7 veya daha büyük bir depremin Erzurum’u etkileyebileceğini gösteriyor ve bu durum geniş bir alanı tehdit ediyor.”

EKMEK YARDIMI GÜN BOYU DEVAM ETTİ
19 Ağustos 1966 tarihinde Erzurum, 20. yüzyılın üçüncü yıkıcı depremiyle sarsılmaya hazırdı. 6.5 büyüklüğündeki deprem, saniyeler içinde çok sayıda evi yıktı ve 3 binden fazla insanı hayatından etti. Varto merkezli olan sarsıntının ardından üç gün geçtikten sonra, köyler acil yiyecek ve içme suyu ihtiyacını şiddetle hissetmeye başladı. 22 Ağustos günü, beş uçak gün boyunca dağ köylerine havadan ekmek yardımı yaptı. Bu, depremzedelere ulaşmanın en hızlı yoluydu; her köye 125 ekmek atıldı, böylece yardım edilerek açlık tehdidi önlendi. Muş ve Erzurum’un etkilendiği bu deprem sonrasında, Varto’da kurulan seyyar mutfak da uzun süre depremzedelere sıcak yemek sundu. Şehirdeki sarsıntılar, Erzurum’u doğrudan etkileyen pek çok depremin yanı sıra, yaşanan 4.4’lük deprem de ‘bölgedeki fayların kırılmak üzere olduğunu’ gösteriyor.
Doç. Dr. Bülent Özmen, 21 Şubat 2025’teki depreme dair şöyle konuştu:

ERZURUM’DAKİ ACILAR: ‘1983’TEKİ KURT TEHDİDİ’
30 Ekim 1983’te yaşanan 6.9’luk Erzurum depreminde bin 233 insan hayatını kaybederken, 30 bin 347 hayvan da telef oldu. 33 köy bu depremde haritadan silinerek yok oldu, 11 köy ise yaşanabilir olmaktan çıktı. Yaşanan felaketlerin yanı sıra, beklenmeyen bir tehdit daha doğmuştu: Kurtlar! Bunun sonucunda, depremzedeler soğuk kış gecelerini battaniyeye sarınıp dışarıda geçirmek zorunda kaldı. Gıda bulmakta zorlanan kurtlar, köylerdeki kan kokusunu duyunca saldırıya geçti. Horasan, Pasinler ve Sarıkamışlı köylüler, gece boyunca sopalar ve silahlarla savunma yapmaya çalıştı. 1983 yılındaki acil durumlar, Erzurum’da depremzedelerin günlerce kurtlarla uykusuz geçen yaşam mücadelesi vermesine neden oldu. Papa II. Paul, deprem sonrası çağrısı Türkiye çapında yankı buldu. Alman Kızılhaçı 14.6 milyon, Roma Katolik Örgütü de 8 milyon lira yardım gönderdi. Eş zamanlı olarak ABD ve UNESCO’dan acil yardıma ihtiyacı olduğuna dair çağrılar yapıldı. 1983, bugüne dek Erzurum’da yaşanan son büyük deprem olarak kayıtlara geçti. 20. yüzyılda dördüncü ve son kez yıkılan şehir, maalesef gelecekte de aynı tehditlerle yüzleşme potansiyeline sahip. Peki, 1983 sonrası yapı stoğunda neler değişti? Doç. Dr. Bülent Özmen, bu konuyu da ayrıntılı bir şekilde açıklayarak sözlerini sonlandırdı.
“Yapı stokunun deprem güvenliği açısından ne durumda olduğunu belirlemek ve tehlikeli binaları tespit etmek amacıyla araştırmalar yürütülmeli, kentsel dönüşüm projeleri üzerinde çalışılmalıdır. Erzurum’a dair yapılan analizlere göre, binaların en azından %40’ının risk altında olduğu belirtilmekte. Öncelikli olarak mevcut durumun tespiti için hızlı tarama yetkin bir şekilde yapılmalı ve deprem riskini azaltmaya yönelik adımlar atılmalıdır. Depremlerin hangi alanda, hangi büyüklükte olacağını tahmin etmenin ötesinde, Erzurum gibi illerimizin başta deprem olmak üzere tüm afetlere karşı dirençli hale gelmesi için öncelikli çalışmalar gerçekleştirilmelidir.”
“`
More Stories
İstanbul buz gibi! Kar yağışı devam edecek mi? Okullar tatil olur mu?
Üzerlerine sürmüştü: ‘Minibüs’, iddianamede silah sayıldı
Trump, Çin’e karşı harekete geçti: Yeni ulusal güvenlik genelgesi imzalandı